İstanbul Planlama Ajansı Başkanı Dr. Buğra Gökce, Emlak Konut’un duyurduğu yeni konut kampanyasına tepki gösterdi. Gökce, kampanyanın dar ve orta gelirliler yerine yüksek gelir gruplarını hedeflediğini ifade etti. Emlak Konut, Türkiye'nin çeşitli şehirlerinde 4 bin 500 konutu kapsayan 'Kazançlı Yatırım Kampanyası' ile dikkat çekti. Ancak bu kampanya, birçok eleştiri aldı.
Emlak Konut Genel Müdürü Yasir Yılmaz, yeni konut kampanyasının farklı gelir gruplarına hitap etmek amacıyla 3 farklı ödeme seçeneği ile tasarlandığını duyurdu. Ancak, İstanbul Planlama Ajansı Başkanı Dr. Buğra Gökce, kampanyanın yüksek gelir gruplarını hedeflediğini belirtti. Gökce, mevcut kampanyanın sosyal konut üretme amacını göz ardı ettiğini ifade etti.
Gökce, kampanya kapsamında en düşük konut bedelinin 5 milyon 950 bin lira olduğunu ve 1’inci el konut alımında kullanılabilecek azami kredi tutarının (A) sınıf konut fiyatının yüzde 80’ine eşit olduğunu aktardı. Bu durum, dar ve orta gelirli ailelerin bu kampanyadan yararlanamayacağını gösteriyor.
Gökce, Türkiye'de çalışanların yüzde 95'inin asgari ücretin 2 katından daha az ücret aldığını belirtti. Bu durum, yeni evli bir çiftin 1+1 ev almak istemesi durumunda ödeyeceği peşinat ve kredi miktarının oldukça yüksek olduğunu ortaya koyuyor. Aylık ödemelerin asgari ücretin yaklaşık 3 katı olması, bu kampanyanın dar gelirli aileler için ulaşılabilir olmadığını gösteriyor.
Kampanya kapsamında sunulan bir diğer seçenek ise 120 ay boyunca aylık 61 bin 698 lira ödeme yapılmasıdır. Bu rakam, Türkiye'deki mevcut asgari ücretle karşılaştırıldığında, birçok ailenin bu kampanyadan yararlanamayacağını ortaya koyuyor. Gökce, bu durumun sosyal konut üretme amacına ters düştüğünü vurguladı.
Dr. Buğra Gökce, Emlak Konut’un bir kez daha dar ve orta gelirlileri değil yüksek sermaye sahiplerini hedeflediğini belirtti. Yapılan projelerin kamu arazi ve sübvansiyonları ile üretilen konutların yüksek gelir gruplarına aktarılacağını ifade etti. Bu durum, kamu kaynaklarının adil bir şekilde kullanılmadığını gösteriyor.
Gökce, bu yapılanların sosyal konut olmadığını ve Anayasa'daki konut hakkının göz ardı edildiğini belirtti. Kamu kurumları aracılığıyla halk için harcanması gereken kaynakların küçük bir zümreye transfer edilmesi, toplumda büyük bir adaletsizlik yaratıyor. Bu durum, konut hakkının ihlal edildiği anlamına geliyor.