Mart ayı enflasyon verilerinin açıklanmasının ardından, milyonlarca çalışan ve emekli, hükümetten gelecek olası zam açıklamalarını merakla beklemeye başladı. Alım gücündeki düşüş, Temmuz ayında asgari ücrete bir ara zam yapılması ihtimalini gündeme getirdi. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), Mart 2025 dönemi için enflasyon verilerini paylaştı. Aylık enflasyon yüzde 2,46, yıllık enflasyon ise yüzde 38,10 olarak kaydedildi.
Ocak ayında 22 bin 104 TL olarak belirlenen asgari ücret, artan enflasyon nedeniyle reel olarak yaklaşık 19 bin 889 TL'ye düşmüş durumda. Bu durum, ara zam taleplerini yeniden gündeme getirirken, uzmanlar da gelişmeleri yakından takip ediyor. Çalışanların alım gücündeki kayıplar, hükümetin alacağı kararlar açısından büyük önem taşıyor.
Asgari ücretin düşmesi, birçok sektörde çalışanları olumsuz etkiliyor. Çalışanlar, yaşam standartlarını korumak için ek gelir kaynakları aramaya başladı. Uzmanlar, bu durumun uzun vadede ekonomik istikrarı tehdit edebileceğini belirtiyor.
Sosyal Güvenlik Uzmanı İsmail Sevinç, bir programda yaptığı açıklamada, 'Asgari ücrete ara zam yapılması gerekiyor' diyerek, çalışanların alım gücünde ciddi kayıplar yaşandığına dikkat çekti. Ancak Sevinç, hükümetin izlediği mevcut ekonomi politikaları doğrultusunda, ara zam olasılığının düşük olduğunu belirtti. Bu durum, çalışanlar arasında belirsizlik yaratıyor.
Uzmanlar, hükümetin alacağı kararların, çalışanların yaşam standartları üzerinde doğrudan etkili olacağını ifade ediyor. Ara zam talepleri, sosyal adalet açısından da önem taşıyor. Ancak mevcut ekonomik koşullar, bu taleplerin karşılanmasını zorlaştırıyor.
Sevinç, temel gıda maddelerindeki fiyat artışlarının hız kesmeden devam ettiğini vurguladı ve 'Gıda fiyatları ciddi şekilde yükseliyor. Temmuz ayına kadar alım gücündeki düşüş daha da artabilir.' şeklinde konuştu. Gıda fiyatlarındaki artış, özellikle dar gelirli aileler için büyük bir sorun haline geldi.
Gıda fiyatlarındaki yükseliş, enflasyonun genel seyrini de etkiliyor. Uzmanlar, bu durumun, hükümetin alacağı ekonomik önlemlerle kontrol altına alınması gerektiğini belirtiyor. Ancak şu anda bu kaybı telafi edecek bir ekonomik politika görünmüyor.