Merkez Bankası, faiz indirimleri ile piyasalarda önemli değişiklikler yaratıyor. Ocak ve Şubat ayı enflasyon verileri, bu sürecin nasıl şekilleneceğini belirleyecek. ABD'de ise Donald Trump, ticaret politikaları ile dikkat çekiyor.
Merkez Bankası, bu ayki toplantısında politika faizini 250 baz puan düşürdü. Son iki toplantıdaki indirimler sonrasında politika faizi yüzde 45'e geriledi. Bu durum, piyasalarda enflasyon trendinin nasıl etkileneceği konusunda belirsizlik yaratıyor. Ocak ve Şubat verileri, yıl sonu enflasyon tahminlerinin ne kadar gerçekçi olduğunu gösterecek.
Merkez Bankası, ne aşırı ihtiyatlı ne de fazla iyimser bir duruş sergiliyor. Politika faizindeki hamleler, dengeli bir biçimde gerçekleştiriliyor. Faiz indirimleri, gerçekleşen ve beklenen enflasyon rakamlarındaki düşüş ile piyasa beklentileriyle uyumlu. Bu aşamada, Merkez Bankası'nın uyguladığı politika adımlarının etkilerini gözlemlemesi için zamana ihtiyaç var.
6 Mart'a kadar Para Politikası Kurulu toplantısının olmaması, bu gözlem imkânını sağlayacak. Ocak ve Şubat ayı enflasyon verileri açıklanacak. Bu veriler, dezenflasyon trendinin devam edip etmeyeceğini belirleyecek. Eğer bu trend devam ederse, mart ayında politika faizi bir miktar daha düşürülebilir.
Donald Trump, bu hafta ABD Başkanlık koltuğuna yeniden oturdu. İkinci başkanlık döneminin ilk gününde tarifelere dokunmadı. Ancak Meksika ve Kanada'dan gelen mallara yönelik yüzde 25'lik ilave bir gümrük vergisi uygulama niyetinde olduğunu yineledi. Bu durum, otomotiv sektörünü doğrudan etkileyecek.
ABD, otomotiv sektöründe çok hızlı yükselen Çinli şirketlerle rekabet etmeye çalışıyor. Trump, Meksika'da üretim yapan otomotiv şirketlerini etkileyecek tarifeleri devreye almaya hazırlanıyor. Bu durum, tedarik zincirlerinin coğrafi dağılımını etkileyebilir. Yedek parça üreten tedarikçilerin, yeni rotalara yönelmesi bekleniyor.
Otomotiv sektöründe, Meksika'nın alternatifleri olarak Vietnam ve Filipinler gibi yeni pazarlar gündeme gelebilir. Bu durum, Türkiye'deki yedek parça üreticileri için önemli bir fırsat sunuyor. Avrupa pazarının Çin ile rekabet etmekte zorlanması, Türk şirketlerini sıkıntıya sokuyor.
Amerikan pazarı, otomotiv yedek parçası üreten Türk şirketleri için cazip imkanlar sunabilir. Buraya yönelik iş bağlantıları kurmak, yeni ortaklıklarla kapasite geliştirmek ve ticaret diplomasisini daha aktif biçimde çalıştırmak yararlı olacaktır. Bu süreçte, Türk şirketlerinin stratejik adımlar atması büyük önem taşıyor.